1. Anasayfa
  2. Genel
  3. Bir Ahmet Ağa Geçti Bu Dünyadan…

Bir Ahmet Ağa Geçti Bu Dünyadan…

Admin Admin -
39 0

Ladikli Ahmet Ağa: Zamanlar Ötesinden Bir Gönül Eri

Türk tasavvuf geleneğinde “veli” sıfatına layık görülen nice gönül sultanları arasında, yirminci yüzyılın ortalarında Anadolu’nun kalbinden doğan bir isim vardır ki, hâlâ dillerden düşmez: Ladikli Ahmet Ağa. Asıl adı Ahmet olan bu mütevazı zat, Konya’nın Ladik kasabasında dünyaya gelmiş, ömrünü insanlara hizmete, Allah’a kulluğa ve manevî ilimlerin irşadına vakfetmiştir.


Doğumu ve Ailesi

1304 (1888) yılında Konya Vilayetinin Sarayönü Kazasına bağlı, Lâdik Kasabasında dünyaya gelir. Babasının adı Mehmet, annesinin adı Emine’dir. Yusuflar Sülâlesindendir. Üç erkek bir kız olmak üzere dört kardeştir. Yıllarca çobanlık yaptığından dolayı muhitinde ÇOBAN AHMET olarak tanınmıştır. Sonradan Elma soyadını almıştır. Manevi bir yolla kendisine Hüdâî adı verilmiştir:

Ol Mevla’m koymuştur Hüdâî adım

Melekler ederler gökte feryadım

Mevla’mın aşkından almışım tadım

Yansa da ayrılmaz haktan Hüdâî

Hatice Hanımla evlenmiştir. İkisi oğlan dördü kız olmak üzere altı tane çocuğu vardır. Hâlâ hayatta olan çocuk ve torunları vardır.


Manevî Yönü ve Kerametleri

Onu her yönüyle tanıyan bilen 40 sene arkadaşlık yaptığı hocası Hızır aleyhisselâmdır.

“Hocamı yedi adım geriden takip ederim. Hocam yüzüme baktığı zaman, yüzümün rengi solar. Hocam bana derdi ki: “Hüdâî! Ben çok evliya ile arkadaşlık yaptım. Sendeki hâli görmedim.”

Ahmet Ağa bazen, “Bende bir şey yok, çobanın birisiyim.” der, bazen de âdeta coşarak:  “Oğlum, benim hocam ilim deryasıdır. Ne soracaksanız sorun. Ben size bir peygamberin hayatını günlerce anlatırım. Fakat sizler dinlemeye tahammül edemezsiniz.” derdi.

Söyleyen var söyleten var

İlm-i Hikmet öğreten var

Ol kapında bekleyen var

Affımı isterim Allâhım.

Bir gün evinde abdest alırken hocası çıkagelir. Heyecanlanır. Hocası “Mevlâna, sana bir abdest almasını öğretemedik” der. Dedem de “Ne yapalım efendim. Bir çobanı peşinize taktınız. Çoban bu kadar becerebiliyor” deyince “Ahmet! Ahmet! KALB-İ SELİM arıyorlar… der.


Vefatı ve Mirası

Ladikli Ahmet Ağa, manevi mirasını tek bir kişiye değil, Anadolu halkına, gönlünü arayan herkese bırakmıştır. Ladik’teki kabri, hâlâ ziyaret edilmekte, dualar okunmakta, onun adına hayırlar yapılmaktadır. Mezar taşında da tevazusuna uygun şekilde sade bir ifade yer alır.

Onun adı bugün sadece kerametlerle değil, samimiyetin, ihlasın ve Anadolu irfanının simgesi olarak da yaşatılmaktadır.


Son Söz: Bir Ahmet Ağa Geçti Bu Dünyadan…

Ladikli Ahmet Ağa, ne büyük bir mürşid olarak tekkelerde oturdu, ne de kitaplara sığacak bir hayat sürdü. O, halkın arasında bir halk adamı gibi yaşadı, ama gönüllerin en yüksek mertebelerinde bir yıldız gibi parladı. Onun hikâyesi, aslında Anadolu’nun hikâyesidir: Sessiz, derin, mütevazı ama sonsuz bir hakikatle yoğrulmuş.


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir