1. Anasayfa
  2. İhsan
  3. Şeyh Sadi-i Şirazi’den Hikmet Dolu Nasihatler

Şeyh Sadi-i Şirazi’den Hikmet Dolu Nasihatler

Admin Admin -
32 0


Şeyh Sadi-i Şirazi’den Hikmet Dolu Nasihatler: Gönül Terbiyesi ve İnsanlık Dili

İnsan, yeryüzüne yalnızca yaşamak için değil; anlamak, anlamlandırmak ve kendini bulmak için gönderilmiştir. Bu yolculukta ona rehberlik edenlerin başında ise, kelamı inci taneleri gibi dizen irfan erleri gelir. Onlardan biri de, asırlar öncesinden hâlâ gönülleri titreten sesiyle Şeyh Sadi-i Şirazi’dir.

Şirazlı bu büyük bilge, “Bostan” ve “Gülistan” adlı eserleriyle yalnızca doğu toplumlarının değil, batının da dikkatini çekmiş; yüzyıllardır bilgelik dileyenlere susuz gönüllere serin bir pınar gibi akmıştır.

Nasihat: Sözün Merhametle Yoğrulmuş Hâli

Sadi’ye göre nasihat, bir gönlü kırmadan hakikati göstermektir. Çünkü gerçek bir öğüt, bağırarak değil, yumuşak bir sesle, kalpten kalbe süzülen bir dille verilir. O, nasihati bir yük değil; bir nimete, bir gönül ikramına dönüştürür. Şöyle der:

“Tatlı dil ve yumuşak söz, demir kapıları bile açar.”

Ona göre bir insan, ne kadar bilgili olursa olsun, hikmetten yoksunsa gönül kazanamaz. Sadi, nasihatin en güzeline, yaşayarak örnek olmayı koyar. Çünkü söz ne kadar güzel olursa olsun, eylemle desteklenmedikçe eksiktir.

Zenginlik, Merhamet ve Adalet Üzerine Öğütler

Sadi, hikâyeleri aracılığıyla insanlara farklı alanlarda öğütler verir. Zenginliğin, mal biriktirmekle değil; gönül zenginliğiyle anlam kazandığını sıkça vurgular:

“Cömertlik, varlıkla değil; yürekle olur. Bir avuç hurmayı paylaşan, altınla susanlardan üstündür.”

Adalet onun için, sadece padişahların işi değil; herkesin iç dünyasında başlaması gereken bir seferdir. Şöyle der bir başka sözünde:

“Zalime boyun eğen, mazluma da ihanet eder.”

Bu sözleriyle Sadi, bireyden topluma uzanan bir ahlak zinciri kurar. Ona göre toplumun dirliği, bireyin erdemine bağlıdır. En güzel nasihat da, insanın kendi nefsine söylediği, içten gelen uyarıdır.

Öz Eleştiri ve Tevazuya Dair

Sadi’nin nasihatleri sadece dış dünyaya değil, içe yöneliktir. Kibir ve enaniyet, onun gözünde insanı insanlıktan çıkaran karanlıklardır. Der ki:

“Kendini beğenen, başkasına öğüt veremez. Önce aynaya bak, sonra başkasının yüzüne.”

Bu bakış açısıyla Sadi, tevazunun nasihatin en güçlü temeli olduğunu savunur. Çünkü ancak alçalan bir gönül, yükselen hakikati taşıyabilir.

Bugüne Düşen Pay

Bugün, hızın ve gösterişin öne çıktığı bir çağda yaşıyoruz. Sadi’nin nasihatleri ise, bu çağın içinden hâlâ bize sesleniyor. O diyor ki: Dur, düşün, sadeleş. Bir hikâyesinde, yolda bir taşla takılan adamı anlatır. Herkes onu suçlarken, Sadi şöyle der:

“Taşın orada olması kadar, senin görmeden yürümen de kusurdur. Her kusur dışta değil, bazen gözümüzde başlar.”

Bu söz, insanı hem uyarır hem de farkındalığa çağırır.


Son Söz: Gönül Diliyle Konuşan Bilge

Sadi-i Şirazi, yalnızca yaşadığı çağın değil, her çağın bilgesidir. Onun nasihatleri, ne kuru bir öğüt, ne de korku dolu bir uyarıdır. Aksine, bir annenin yavrusuna şefkatle fısıldadığı hakikatler gibidir: Sevgiyle, hikmetle, özlemle.

Bugün bir nasihat arıyorsan, Sadi şöyle der sana:

“Sözünü seç, kalbini temizle, niyetini düzelt. Zira söz, kalbin tercümanıdır.”


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir